Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan Diyarbakır’a atandıktan sonra OHAL uygulamalarından kaynaklı kolluk kuvvetlerince vatandaşlara yönelik ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili ezber bozan bir çıkış yapmış kısa müddette Diyarbakırlıların gönlünde taht kurmuştu.
Altında çalışan şube müdürlerine “Teröristle vatandaşı birbirinden ayıracaksınız. Vatandaşa keyfi sebeple eziyet eden, zorluk çıkaran olursa karşısında beni bulur” talimatı ise adeta vatandaşla devlet ortasındaki kopma noktasına gelen bağı yeniden pekiştirmeye yetmişti.
Okkan’ın sözleri yalnızca toplantı maslarında kalmadı, evvel zırhlı aracını garaja aldırıp kullanmadı, akabinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar ciğerciden, nöbetçi taksi duraklarına, oradan sabahçı kahvelerine kadar esnaf ziyaretlerinde bulunup vatandaşlarla kaynaştı.
Bu durum kentte yaşayan vatandaşların da garibine gitmişti. Zira o güne kadar bir emniyet müdürünün gece yarılarına kadar sokaklarda dolaşmasına şahit olmamışlardı.
“ZIRHLI ARACA BİNERSEM BU KENT NASIL İNANÇLI DİYEBİLİRİZ”
Okkan bölgedeki gazetecilerle de görüşür, kentle ilgili yapılan faaliyetleri basın mensupları aracılığıyla kamuoyuna aktarırdı. Makam odasındayken, “Müdürüm korkmuyorsunuz bu kadar rahat davranmaktan. Neden zırhlı araç tahsisi yapıldığı halde kullanmıyorsunuz” soruma, “Kardeşim insanlara bu kentin inançlı olduğunu nasıl anlatabiliriz. Ben zırhlı araçla, muhafaza ordusuyla dolaşırsam, vatandaş kendini nasıl inançta hissedebilir” diyerek kısa, lakin bir o kadar da manalı yanıt vermişti.
Hizbullah için ‘İnterajan’ nitelemesi yapan Okkan, devamında da “Beni çok öldürmek isteyebilirler fakat şu anda bunu yapacak kapasiteleri kalmadı” demişti. Bu soru, şehit edilmeden kısa mühlet evvel Hizbullah operasyonunda bir hücre konutunda ele geçen kendisine yönelik suikast planıyla ilgiliydi aslında.
Gaffar Okkan’ın cenazesinden bir kare
EV KİRALAYIP TAKİP EDİN YA DA TARAFTARLARIN ARASINDA
Hizbullah askeri kanat sorumlusu Mehmet Sabır Özdemir’in yakalandığı hücre meskeninde ele geçen örgütsel dokümanda, Gaffar Okkan’ın makamının bulunduğu binanın karşısında bir mesken kiralanması, konuta yalnızca perde takılarak polis telsizinden giriş-çıkış saatlerinin takip edilerek bir suikast yapılabileceği, bunun mümkün olmaması halinde Diyarbakırspor maçlarında taraftarların ortasında müdafaasız olduğu bir ortamda susturucu takılmış bir silahla vurulabileceği bilgisi yer alıyordu.
Terör örgütü Hizbullah’ın şehit müdüre olan öfkesi, örgütü çökerten isim olmasından kaynaklıydı. Zira şehit edilmeden 9 gün evvel 15 Ocak günü Diyarbakır Valiliği’nde Hizbullah’ın askeri kanat yapılanmasındaki 26 kişilik tetikçiler listesini basınla paylaştı ve “Peşlerindeyiz” dedi.
ŞURA ÜYESİNİN YAKALANMASI SONUN BAŞLANGICI OLDU
Ardından Hizbullah Şura üyesi Abdülaziz Tunç’un uydurma İran pasaportuyla Adana’dan yurtdışına kaçmak isterken yakalanıp itirafçı olması Hizbullah için sonun başlangıcı oldu. Tunç’un verdiği bilgilerle evvel Mardin’in Teker Mahallesi’ndeki bir meskende örgüt arşivinin yüklü olduğu bilgisayarlar ele geçti.
20 bin sayfalık örgütsel dokümanın çözümlenmesiyle örgütün beyin grubunu oluşturan çekirdek takıma ulaşıldı. 17 Ocak 2000’de İstanbul Beykoz Kavacık’taki villaya düzenlenen operasyonda örgüt lideri Hüseyin Velioğlu öldürülürken, Şura üyesi Edip Gümüş ile askeri kanat sorumlusu tetikçi Cemal Meblağ sağ yakalandı.
Operasyonu, Diyarbakır’dan giden Gaffar Okkan’ın Hizbullah masasında vazifeli uzman TEM takımları yönetti. Bu konutta de ele geçen onbinlerce sayfalık dijital dokümanların tahliliyle evvel yurt genelinde domuz bağlı cinayetlerin işlendiği mezar konutlar ve kayıp bireylerin cesetleri bulundu.
Ardından örgüte özgeçmiş raporu veren örgüt üyeleri, yüzlerce tetikçi, örgüt yöneticileri tek tek yakalandı. Ağır darbe yiyen örgüt, yaralı yılan misali tekrar toparlanmaya çalışsa da şehit müdür ve takımının başarılı seri operasyonlarıyla marjinalleşti.
VELİOĞLU’NUN MEVT YILDÖNÜMÜNE DENK GETİRİLDİ
Tüm tetikçi ve yönetici takımları deşifre olan ve kıymetli kısmı yakalanan Hizbullah, müzahir tabanına ayakta olduğu imajını verebilmek için şehit müdürü, örgüt elebaşı Hüseyin Velioğlu’nun vefat yıldönümüne denk gelecek biçimde vurmayı planladı ve o denli de oldu.
24 Ocak 2001 günü Uğur Mumcu’nun anma aktifliğine katılmak için makamından çıkan Okkan, emniyet binasına 200 metre uzaklıktaki Sezai Karakoç Bulvarı’nda 5 korumasıyla şehit edildi.
Örgüt lideri Hüseyin Velioğlu da 17 Ocak 2000’de öldürülmüştü. Tetikçiler, telsizden şehit müdürün çıkış saatini öğrendikten sonra geçiş yapacağı bulvarda üzerinde “Polis” yazılı reflektörlü yelekler giyerek ellerindeki uzun namlulu silahlarla caddede beklemeye başladı.
Ardından trafo binasından elektrikleri keserek, etrafta toplanan meraklı vatandaşlara da inandırıcı olabilmek için, “Evinize gidin, bir Hizbullahçıyı yakaladık, savcı gelecek, tatbikat yaptıracağız” dediler.
Karanlıkta çakar lambalı makam aracı belirince birebir anda mevt kusan namlular aracın denetimden çıkmasını sağladı. Orta refüje çıkarak duran araçta ve olay yerinde 16 kalaşnikof tüfeğe ilişkin 468 adet boş kovan toplandı.
Tetikçiler imza olarak olay yerine Güneydoğu’da tek kurşunlu sokak infazlarında kullandıkları bir de Takarov marka tabanca bıraktılar.
Hizbullah “Sigorta atışı” denilen kesin sonuç alma gayeli gerçekleştirdiği bu suikastta şehit müdürün hayatta kalmaması için aracın art kapısını açarak yakın aradan de ateş açtı. Okkan’ın baş ve bedeninden 17 mermi çekirdeği çıkarıldı.
DİYARBAKIRLILAR CENAZESİNİ OMUZLARDA TAŞIDI
Bu suikast Diyarbakırlıları da derinden sarstı. Onbinler valilik önünde düzenlenen cenaze merasimine katıldı ve terör örgütünü lanetledi. Tek yürek olan Diyarbakırlılar şehitlerini omuzlarda taşıyarak havaalanına kadar uğurladı.
FAİLLERİN 10’U YAKALANDI PEKALA ONLARA NE OLDU
Diyarbakırlıların “Gaffar babası” şehit edildikten sonra suikastın aydınlatılması, faillerin yakalanması için TEM Şubede Hizbullah uzmanlarından özel ünite kuruldu. Faillerden 4’ü polisle girdiği çatışmalarda öldürüldü, 10’u da farklı tarihlerde sağ yakalandı. Pekala, o tetikçilere yıllar sonra ne oldu. İşte isim isim Gaffar Okkan suikastının failleri, aldıkları cezalar ve yargılama safahatı.
– Servet Yoldaş, Suat Çetin, Şener Dünük: Bu üç tetikçi barındıkları hücre konutuna düzenlenen baskında 5 kalaşnikof tüfek ve el bombalarıyla yakalandı. Silahların suikastta kullanıldığı anlaşılmasın diye namlu ağzını törpüledikleri için kriminal incelemede 1 tüfeğin olayda kullanıldığı belirlendi.
Suçlarını itiraf eden üç sanık, savcı huzurundaki tatbikatta olayı detaylarıyla anlatıp yer göstermelerde bulundu. Üçü de Ağır Ceza Mahkemesince ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı. Yargıtay, sabit gördüğü suikast hareketi nedeniyle üçünün de cezalarını onadı.
İkisi 31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde “Yeniden yargılama” gerekçesiyle özgür bırakıldı. Şener Dünük ise hakkında tekrar yakalama kararı çıkarıldığını öğrenince Tekirdağ Malkara’daki birliğinden firar edip kayıplara karıştı. Mahkeme onu artık gazete ilanıyla arıyor.
– Bedran Salamboğa, Veysi Ulu: Barındıkları hücre meskenine düzenlenen baskında iki tetikçi 5 kalaşnikof tüfek, 7 el bombası, Makarov, Vzör, CZ, Browning tabanca ve yüklü ölçüde mühimmatla yakalandı. Kalaşnikoflardan 4’ünün Okkan suikastında kullanıldığı, 1’inin de Adem Bayrakçı isimli özel harekat polisinin şehit edildiği olayda kullanıldığı kriminal incelemeyle tespit edildi. Savcı huzurundaki tatbikatta hatasını itiraf eden iki tetikçi ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı. Yargıtay, kabahat tarihinde yaşı küçük olan Veysi Ulu’nun cezasında yapılan indirimi de dikkate alarak iki mahkûmiyeti de onadı. Lakin ikisi de “Yeniden yargılama”yla özgür bırakıldı.
– Abdulkadir Aktaş: Barındığı hücre meskenine düzenlenen baskında silahıyla yakalanan Aktaş da Okkan suikastının faili olmaktan ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı. Yargıtay cezayı onadı. Hükümlü olmasına karşın “Yeniden yargılama”yla hür bırakıldı.
– Mustafa Bozkurt, İbrahim Gürceğiz: Batman’da barındıkları hücre meskenine düzenlenen baskında 4 kalaşnikof, 9 tabanca ile yakalanan iki zanlı savcıya suikastı nasıl gerçekleştirdiklerini detaylı anlattı. İki tetikçide ele geçen kalaşnikofların balistik incelemesinde Okkan suikastında kullanıldığı tespit edildi. Konutta ele geçen bir dokümanda Batman Emniyet Müdürü’ne yönelik de suikast yapılması için örgütün gönderdiği talimatta şöyle yazıyordu: “Gaffar pisini temizleyen arkadaşlarla irtibata geçin. Onlar bu bahiste deneyimlidir. Silahlar Keko’ma (Kardeşime) kurban olsun. İstediğiniz her türlü silahı sizlere feda ederiz.” İkisi de ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı. Yargıtay kararı onadığı halde “Yeniden yargılama”yla tahliye edildi.
– Recep Dünük: Hücre konutunda yakalanan Dünük Okkan suikastı faili olarak yargılanırken örgüt üyesi olmak hatasından 12 yıl mahpusla cezalandırılarak tahliye edildi. Fakat Yargıtay kararı temelden bozdu ve sanığın Okkan suikastının faili olduğunun kanıtlarla sabit olduğunu, ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırılması gerektiğini belirtti. Fakat duruşma savcısının aleyhe temyiz başvurusu olmadığı için sanık lehine kazanılmış hak olduğu için hakkındaki sonuç ceza değişmediğinden tekrar tutuklanamadı.
– Mehmet Fidancı: Düzmece kimlikle yakalanan Fidancı ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı. Yargıtay kararı onadı. “Yeniden yargılama”yla o da hür bırakıldı.
4’Ü POLİSLE GİRDİĞİ ÇATIŞMADA ÖLDÜRÜLDÜ
– Hasan Sarıağaç: Bağlar İlçesinde barındığı hücre meskenine düzenlenen operasyonda meyyit ele geçirilen Sarıağaç’ta ele geçen Kalaşnikof tüfeğin Kriminal incelemesinde Okkan suikastında kullanıldığı tespit edildi. Sarıağaç’ın Okkan’ın makam aracının sağ art kapı kolunda serçe ve yüzük parmak izi çıktı. Şehit müdürün başına ateş eden isim olduğu belirlendi.
– Şafi Demirdağ: Batman’da polisle girdiği çatışmada meyyit ele geçirilen Demirdağ, daha sonra yakalanan tetikçilerin teşhis ve sözlerine nazaran suikastta tim sorumlusu olduğu belirlendi.
– Bedri Esmer: Elazığ’da barındığı hücre konutundan kaçarken polisle girdiği çatışmada meyyit ele geçirilen Esmer, suikastta şahsen silah kullanan isim olduğu belirlendi.
– Hüseyin Sarıağaç: Elazığ’da hücre meskeni baskınında eşini ve üç çocuğunu polislere kalkan olarak kullanan Sarıağaç’ın açtığı ateşle Cihan Karadavut, Cevdet Yeşilay ve Ali Şahin isimli polisler şehit oldu. Meyyit ele geçirilen Sarıağaç’ın üç polisi şehit ettiği MP-5 makineli tüfek ise Okkan’ın şehit edilen motorize muhafaza polisinden gasp edilen silah olduğu balistik inceleme ve seri numarasıyla tespit edildi.
6’SI 22 YIL GEÇMESİNE KARŞIN YAKALANAMADI
Suikastın faillerinden 6’sı 22 yıl geçmesine karşın bir türlü yakalanamadı. Bu isimlerden Haşim Alabalık ile Necmettin Ulu İçişleri Bakanlığının 10 milyon lira para ödüllü kırmızı kategorisinde, Murat Aktaş ile Mehmet Yasin Aydın 500 bin liralık gri listede aranıyorlar. Suikast failleri Adem Ceylan ile Ramazan Kınay’da aranan isimler ortasında.